Aşağıda belirtilen seçenekler aracılığıyla veya istediğiniz zaman çerez politikası sayfamızdan seçimlerinizi yönetebilirsiniz. Yaptığınız seçimler, bu tarayıcı için geçerli olacaktır.
Zorunlu Çerezler
İşlevsellik İçin Gerekli Olan Çerezler
Performans ve Analiz İçin Gerekli Olan Çerezler
Hedefleme ve Reklam Çerezleri

YORUM: Sakinliğin hükümdarlığı devam ediyor

-
YORUM: Sakinliğin hükümdarlığı devam ediyor
On gün önce yeniden başlayan Bundesliga, Bayern Münih tarafından bir anda sona erdirildi. Artık filmin sonunu hepimiz biliyoruz.


YORUM | Onur Özgen @ozgenonur  


Aslında henüz 30. saniyede gerçekleşen ilk gol pozisyonu, maçın özeti gibiydi. Julian Brandt'ın ara pasıyla savunma arkasına sızan Erling Haaland, kaleci Manuel Neuer'i de geçmiş ve şutunu Jerome Boateng kale çizgisi üzerinden çıkarmıştı. Bu pozisyonda Borussia Dortmund'u tanımlayabilecek ilk kelime heyecandı, Bayern Münih'i ise sakinlik.

Maçın geri kalanı da bu duyguların karşılaşması gibiydi; Dortmund'un gençliğinin verdiği heyecan, Bayern'in olgunluğunun verdiği sakinliğe karşı.

İlk 10 dakikada ise Dortmund'un heyecanı daha baskındı. Topa daha fazla sahip oldular (%67) ve özellikle Serge Gnabry'nin savunmaya çok fazla yardım etmemesinden faydalanarak Alphonso Davies'in arkasına sık sık sızmaya çalıştılar. Ama bu pozisyonların bir kısmında Davies hızını konuşturdu ve Haaland'ı en az 20 metre geriden gelip yakaladığı pozisyonda maçın en yüksek hızına ulaştı (35,27 km/saat). Bazı pozisyonların finalinde ise Dortmund'un heyecanını soğukkanlılıkla birleştirmesi gerekiyordu, ama hiçbir oyuncusu bunu başaramadı.

Alphonso Davies Erling Haaland <a href=Borussia Dortmund Bayern Munchen 05/26/20" perform:prop="uuid:1pcuu4to8yey51f0lyf84gmpzz;width:1200;height:796" src="https://images.performgroup.com/di/library/GOAL/f2/db/alphonso-davies-erling-haaland-borussia-dortmund-bayern-munchen-052620_26nf8p8anjhj14md9rz9ea7ex.jpg?t=1450943114" style="width: 100%;" />

Yıllarca Rinus Michels, Johan Cruyff ve Louis van Gaal gibi üç büyük Hollandalı antrenörün yardımcılığını yapan Gerard van der Lem, hayattaki en zor şeyin seçim yapmak olduğunu, futbolda da en önemli şeyin farklı seçenekler arasında doğru seçimi en çabuk şekilde yapabilmek olduğunu söyler. Bunu da oyuncularına şu ilginç örnekle anlatır: Stadın dışında adamın biri size üstü açık bir otomobili bedavaya vermeyi teklif etse ne yaparsınız? Doğru cevap, elbette otomobili almaktır. Peki aynı adam sizden birbirine tıpa tıp benzeyen iki farklı markadan iki üstü açık otomobili seçmenizi istese? İkisinin de fiyat ve performansı aynı. Ne yaparsınız? Bu defa gelen yanıt ise çoğunlukla, "Bilmiyorum" olur ve bu yanlış cevaptır. Seçiminizi yapmak zorundasınızdır ve futbolda bunu bir an önce yapmalısınızdır; çünkü oyun içinde her şey bir anda olup biter. Ve oyuncuların kendilerini en çok belli ettikleri an, sahada bir anda oluşan bu yeni durumlara verdikleri karşılıklardır.

Dortmund'un özellikle hücumda karşılaştığı yeni durumlara verdiği karşılıklar ise bir şampiyona ait değildi. Tıpkı önceki yıllardaki gibi. Neler yapacağı en çok merak edilen Haaland, bunun en iyi örneğiydi. Norveçli harika çocuk, belki çoğunlukla doğru yerlere hareketleniyordu; ama topu ilk kontrolleri çoğunlukla kusurluydu. Ve o kusur, Bayern'in kusursuzluğu karşısında daha da sırıtıyordu.

15. dakikadan sonra önce topun, ardından oyunun hâkimiyetini alan Bayern ise Dortmund'a kendilerini geçebilmeleri için heyecanlarının yeterli olmayacağını gösterdi. Her geçen dakika ön alan baskısının şiddetini biraz daha artıran Hans-Dieter Flick, takımın topu geri kazanma süresini aşağılara çekti ve Bayern doğal olarak daha fazla topa sahip olmaya ve rakip yarı sahada daha fazla kalmaya başladı. Elbette kendi kalesinin 50-60 metre uzağında oynayabilecek hızda bir savunma hattına sahip olmasaydı, bunu yapabilmesi mümkün değildi. Maçın büyük bölümünde topsuz oyun odaklı oynamak zorunda kalan Dortmund, ne zaman bir kontratak fırsatı yakalar gibi olsa, Bayern savunmasının çabuk reaksiyonlarıyla karşılaştı ve hemen hepsinde mağlup olan taraf oldu.

Bunda da elbette Flick'in oyuncuları en rahat ettikleri pozisyonlarda oynatmasının büyük payı vardı. Cruyff, bir antrenör için güçlü bir ilk on bir kurmanın en basit yolunun her pozisyonun en iyi oyuncusunu seçmek olduğunu ve ancak bu sayede elindeki yeteneklerden en iyi şekilde faydalanabileceğini söyler. Niko Kovac'ın ardından oyuncuların istediği gibi daha topa sahip olma odaklı bir oyuna geçen Flick'in esas dokunuşu da oyuncuları doğru yerlerde konumlandırmasıydı; sol kanattan sol beke geçen Davies, sol bekten sol stopere geçen David Alaba veya sağ bekten sağ içe geçen Joshua Kimmich.

<a href=Joshua Kimmich Borussia Dortmund Bayern Munchen 05/26/20" perform:prop="uuid:1koo5tayzncih1781gektk7fw1;width:833;height:581" src="https://images.performgroup.com/di/library/GOAL/58/8e/joshua-kimmich-borussia-dortmund-bayern-munchen-052620_12vz12jwoohe81n4plceb8yf1p.jpg?t=1451182306" style="width: 100%;" />

Kimmich, doğuştan bir orta saha oyuncusu olduğunu dün bir kez daha kanıtladı. Hayır, yalnızca attığı harika golle yapmadı bunu. O gol, daha çok onun zekâsını ve yeteneğini gösteriyordu; ama bu golü sağ bekte oynarken de atabilirdi. Orta saha oyunculuğunu anlayabilmek için ise top başka bir Bayern oyuncusundayken gözlerinizin Kimmich'i arayıp bulması ve ne yaptığına dikkat etmeniz yeterliydi.

Kariyeri boyunca sahadaki boş alanın nerede olduğunu arayan ve o boşluğu daima bulan Xavi Hernandez, bunu etrafını sürekli taramasına borçluydu. Bir röportajında 1973 yapımı ünlü korku filmi The Exorcist' teki küçük kız gibi başını 360 derece döndüremese de, bir maç içinde 500'den fazla başını döndürdüğünü söylemişti. Dün topsuz oyunda Kimmich'in de başı sürekli kıpırdıyordu. Her ne kadar maç öncesinde analistler tarafından Roman Bürki'nin genellikle kalesinin bir hayli önünde konumlandığı kendilerine söylense de, Bürki'nin o anda önde olduğunu fark edebilmesi için tıpkı Xavi gibi bir Exorcist olması gerekiyordu. Ve Kimmich tam da o familyadandı.

Heyecan ve sakinliğin karşılaşmasında sakinliğin bulduğu bu hârikulade gol ise aslında maçı bitiren goldü. Üstelik en kötü zamanda, ilk yarı bitmek üzereyken gelmişti ve soyunma odasına başları önlerinde giden Dortmund oyuncularının ikinci yarıda kafalarını yeniden kaldırmalarını sağlayabilecek "sarı duvarları" da arkalarında yoktu. Dolayısıyla bir an önce bir şey yapması gerektiğini hisseden Lucien Favre; Jadon Sancho ve Emre Can ile oyuna müdahale etmeye çalışsa da ne Sancho'nun salgın boyunca aldığı kiloları ne de Bayern'in olgunluğu buna izin verdi.

Nihayetinde ise on gün önce yeniden başlayan Bundesliga, bir anda sona erdi. Emre Can'ın da maç sonunda söylediği gibi, bir mucize gerçekleşmezse Bayern bir kez daha şampiyon olacak.

Hans Dieter Flick <a href=Borussia Dortmund Bayern Munchen 05/26/20" perform:prop="uuid:whh4593kqnoy1bindwdhv3osl;width:1200;height:916" src="https://images.performgroup.com/di/library/GOAL/15/ca/hans-dieter-flick-borussia-dortmund-bayern-munchen-052620_r3myilg406sr1racp1skfcv3x.jpg?t=1451307178" style="width: 100%;" />

Bu şampiyonluk için ise Flick'e hak ettiği payı vermek gerek. Belki üst üste sekizinci defa ligi kazanmaya hazırlanan bir takım için antrenörünün katkısı çok önemli görünmeyebilir. Ama unutulmamalı ki, Flick göreve geldiğinde Bayern ligde dördüncü sıradaydı. Hatta sonradan alınan iki mağlubiyetin ardından yedinci sıraya kadar da gerilemişti. Flick ise birkaç ay öncesine kadar "geçici antrenör" gözüyle bakılan birinden beklenmeyecek kadar akıllı dokunuşlarla Bayern'in tıpkı geçen sezon olduğu gibi bir kez daha geri dönmesini ve hanedanlığını korumasını sağladı. Ve kulüp tarihinde Pep Guardiola'nın ardından Bayern'deki ilk 18 maçının 15'ini kazanan ikinci antrenör oldu.

Evet; yeteneğin tecrübe, olgunluk ve sakinlikle birleşimi, Bundesliga'nın bir kez daha zirvesinde. Ama bu defa beklenmedik bir yaratıcılığın da katkısı var.

Kaynak: GOAL.COM