Aşağıda belirtilen seçenekler aracılığıyla veya istediğiniz zaman çerez politikası sayfamızdan seçimlerinizi yönetebilirsiniz. Yaptığınız seçimler, bu tarayıcı için geçerli olacaktır.
Zorunlu Çerezler
İşlevsellik İçin Gerekli Olan Çerezler
Performans ve Analiz İçin Gerekli Olan Çerezler
Hedefleme ve Reklam Çerezleri

Çetin: Artık Basit Gol Yememeliyiz

- İstanbul
Çetin: Artık Basit Gol Yememeliyiz
Fatih Terim'den sonra Hiddink'in başyardımcısı olarak milli takımdaki görevine devam eden Oğuz Çetin, TFF'nin TAM SAHA Dergisi'ne çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Fatih Terim'den sonra Hiddink'in başyardımcısı olarak milli takımdaki görevine devam eden Oğuz Çetin, TFF'nin TAM SAHA Dergisi'ne çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Fatih Terim'le birlikte Milli Takım'daki görevi sona eren ancak sonra geri dönen Oğuz Çetin bu süreci şöyle anlattı:

"Bilindiği gibi Fatih Hocamızın veda konuşmasıyla birlikte ben de kendi adıma istifamı verip Milli Takım'la ilişkimi bitirdim ve yüzümü Süper Lig'e döndüm. Aradan 3.5 ay geçmişken Başkanımız aradı. Hiddink'le görüşmesinde adımın geçtiğini ve hocanın beni arayacağını söyledi. Birkaç gün sonra Hiddink aradı ve bilgi almak için yüz yüze görüşmemizin iyi olacağını söyledi. 4.5 yıldır Milli Takımlarda çalışmış birisi olarak kendimi bu hizmeti vermek zorunda hissettim"

Milli Takım'da bugüne kadar yaptıklarınızla yetinmemek ve hep üzerine biraz daha fazla koyarak gitmek zorundasınız. Kafanızdan neler geçiyor?

Elbette daha verimli olmaya çalışacağım. Sorumlu yardımcı olarak bugünkü yetki alanım daha geniş. Hocanın yabancı olmasından dolayı tüm işleyişin benim üzerimden geçiyor olması, Hiddink'in burada olmadığı dönemlerde işleyişi yönetmek, futbolu oluşturan unsurlarla daha iç içe olmak, daha aktif olmak gibi imkânlar mevcut. Bunları en iyi şekilde yaparken kapasitemi ortaya koymak için de önümde bir fırsat var.

En çok Almanya üzerinde durduğunuz anlaşılıyor. Son Avrupa Şampiyonası'nda çok iyi oynadığımız maçı kaybetmiştik. Almanları nasıl bir oyun mantalitesi ile yenebiliriz?

Bir kere oyunu elden kaçırmamak lazım. Avrupa Şampiyonası'ndaki Almanya maçında oyunun her anına hâkimdik. Bu tip maçlarda en önemli olan pozisyon hatası yapmamak. O maçta üç golde de bireysel hatalar vardı.

Bu kişisel hatalardan ve pozisyon hatalarından çok çektik. Bu hatalardan ne zaman kurtulacağız ya da ne zaman asgari düzeye indirebileceğiz?

Yediğimiz gollerin yüzde 50'sinden fazlası duran toptan. Bunu hocayla da paylaştım. Bu konuya çok daha fazla eğilip özellikle defansif duran toplarda çok daha iyi konsantre ve organize olmamız lâzım. Artık dünya futbolunda en önemli konulardan biri duran toplar. Başa baş giden maçlarda oyunu duran toplarla çözebiliyorsunuz. Honduras maçı öncesi bunu sık sık dile getirdim ve o maçta aleyhimize bir pozisyon yaşamadık, ama duran toptan gol attık.

Avusturya ve Belçika da yabana atılacak takımlar gibi durmuyor...

Bana göre Almanya maçları daha dengeli olacak ama Avusturya ve Belçika maçları daha zor geçecek. Almanya oyunu dengede tutmak isteyen bir takım. Ama Belçika ve Avusturya ciddi bir yapılanmayla değişim geçiren rakipler. Belçika'nın kadrosuna baktığınızda iyi takımlarda oynayan 14-15 etkili oyuncu görüyorsunuz. Rakiplerin hepsi bizi zorlayacak. Özellikle küçük takım-büyük takım diye değil, alt klasman-üst klasman diye konuşuyorum. Hadi alt klasman dediğiniz Azerbaycan'ı Bakü'de rahat rahat yenin bakalım. Mümkün değil.

Yakından tanıyan birisi olarak, Hiddink'in başarıyı getirecek kişisel özellikleri neler?

Hollanda bir dünya ülkesi. Hayata bakışları, yaşayışları çok farklı. Hiddink'in teknik adamlığı da öyle. Çalıştığı yerlere baktığınızda İngiltere, Güney Kore, Avustralya, Rusya gibi birbiriyle çok ilgisiz ülkeler görüyorsunuz. Hiddink bir dünya vatandaşı. Hayat görüşüyle, vizyonuyla, bulunduğu kültürlere uyum sağlamasıyla o kültürün içindeki insanlardan en üst düzeyde verim alabiliyor. Bir de çok babacan bir adam.

Hiddink'in sahadaki oyun anlamında Türk futbolu adına en büyük farkı ne olacak?

Bunu elbette kendisi daha iyi dile getirebilir. Bir de yaşayarak görmek gerekir. Fatih Hocanın Türk futboluna ve Milli Takımlara büyük hizmeti olmuştur. Onun döneminde bir iskelet kadro oluşturulmuştur. 35 Ümit takım oyuncusu A takıma gelmiş ve 15'i barınabilmiştir. Bu iskeleti nasıl geliştirebiliriz, içine kimleri sokabiliriz, oyun anlayışını daha olumluya nasıl taşırız; bunları ortaya koymaya çalışacağız. Hiddink oyun hâkimiyetini elinden kaçırmayan bir takım oluşturmak isteyecek. Bunun için de hücumu ve savunmayı dengeli yapmak gerekiyor. Bu denge oyunumuzu kısırlaştırmamalı tabii. İçinde zenginlikler barındırmalı ve yeri geldiğinde riskler de olmalı. Ancak o risk anlarında bile savunma en doğru biçimde yapılmalı. Bana göre günümüzün futbolunda önemli olan top hâkimiyeti. Top hâkimiyetiyle oynamayı seçtiğiniz zaman sakin, ama yeri geldiğinde çabuk, top güvenliği altında, telaş yapmadan oynamalısınız. Honduras maçında da bunu yapmaya çalıştık.

Top hâkimiyetini en iyi sağlayabileceğimiz sistem 4-3-3 müdür?

Bana göre bize uygun sistem bu. Ama bunu geliştirmek lâzım. 4-3-3'te santrforlar yalnız görülüyor. Burada kanat oyuncularının içeriye girmesi çıkması, orta saha oyuncularının destek vermesi çok önemli. Euro 2008'de bir Çek maçımız var, 4-4-2 oynarken 2-0 yeniktik, 4-3-3'e döndükten sonra üç tane gol attık. Asıl olan oyunun bütünlüğü ve oyuncuların birbiriyle uyumudur. Ama şöyle bir şey var, 4-3-3 ya da 4-5-1 oynadığınız zaman oyuncuların birbiriyle mesafeleri kısalıyor, kulvarlar daha belirginleşiyor, birbirine destek vermek, kademeye girmek çok daha kolay oluyor. Bizim oyunumuz da buna çok müsait. Ama 4-4-2'de mesafeler açılıyor, koşu mesafeleri uzuyor, destek vermek ve kademeye girmek zorlaşıyor.

Milli Takım'da oyuncu bulma konusunda sıkıntı çektiğimiz mevki var mı?

Kalede sorun yok. Çok iyi genç kaleciler geliyor. Ancak yabancı sayısının 6 artı 2 olması ve özellikle bazı mevkilerin yabancılarla dolu olması, Ümit Milli Takım'daki oyuncularımızın şans bulup oynamasını zorlaştırıyor. Bu bir gerçek. Bu oyuncuların gelişmeleri, olgunlaşmaları yavaşlıyor. Stoper, santrfor ve ön liberoda bu sıkıntıları yaşıyoruz. Sol bek mevkiinde de hassas olmamız gerekiyor. Caner'i Honduras maçında sol bek oynattım. Fatih Hoca da orada oynatmıştı. Çünkü o yetenek Caner'de var. Ama Caner'de geçmişle bugün arasında ciddi bir fark görünüyor. Fiziksel olarak daha atletik, daha dinamik, savunma oyuncusu olarak daha agresif. Bu kampta onunla şunu konuşmak zorunda kaldım, "Asıl olan senin yeteneğin. Kendini çok iyi geliştirdin. Daha mücadeleci ve agresifsin. Ama bu değişimi yaparken kendi yeteneklerinden uzaklaşmaya başladın. Böyle yaptığın zaman özelliğin kalmaz. Kaliteni kaybetmeden agresif olmalısın" dedim. Caner'i 5 yıldır tanıyoruz. O günden bugüne gelmesi için 5 sene mi geçmesi gerekiyordu? Üstelik henüz dört dörtlük de diyemeyiz. İşte sorun bu. Caner gibi bir yeteneği biz Türk futbolunda 5. sene sonunda bir yerlerde görmeye başladık. Oysa çok daha çabuk gelebilirdi. Buradan Necip'e gelirsek, o da 5 yıl sonra zaten Milli Takım'da da Beşiktaş'ta da oynayacak. Önemli olan bu süreyi olabildiğince kısaltabilmek.

Kaynak: T.F.F. Resmi Sitesi